Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
X

Madde 51

1. Belirlenmesi

III. Tazminat

1.   Belirlenmesi

Madde 51 - Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.

Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.

I-) 818 Sayılı Borçlar Kanunu:

III - Tazminat miktarının tâyini

Madde 43 - Hâkim, hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şümulünün derecesini tâyin eyler.

Zarar ve ziyan irad şeklinde tâyin olunduğu takdirde borçludan icabeden teminat alınır.

II-) Madde Gerekçesi:

Madde 51 - 818 sayılı Borçlar Kanununun 43 üncü maddesini karşılamaktadır.

Tasarının iki fıkradan oluşan 51 inci maddesinde, tazminatın kapsamının ve ödenme biçiminin hâkim tarafından belirlenmesi düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 43 üncü maddesinin kenar başlığında kullanılan “III. Tazminat miktarının tayini” şeklindeki ibare, Tasarının 51 inci maddesinde, “III. Tazminat / 1. Belirlenmesi” şeklinde değiştirilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 43 üncü maddesinde “hâkimin, tazminatın suretini ve şümulünün derecesini, hâl ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tayin eyleyeceği” öngörüldüğü hâlde, Tasarıda, hâkimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği öngörülmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 43 üncü maddesinde yer verilmediği hâlde, Tasarının 51 inci maddesinin birinci fıkrasında, haksız fiil sorumluluğunda kusurun özel bir önem taşıdığının belirtilmesi amacıyla, “özellikle” sözcüğü kullanılmıştır.

III-) Kaynak İsviçre Borçlar Kanunu:

1-) OR:

III. Bestimmung des Ersatzes

Art. 43

1 Art und Grösse des Ersatzes für den eingetretenen Schaden bestimmt der Richter, der hiebei sowohl die Umstände als die Grösse des Verschuldens zu würdigen hat.

1bis Im Falle der Verletzung oder Tötung eines Tieres, das im häuslichen Bereich und nicht zu Vermögens- oder Erwerbszwecken gehalten wird, kann er dem Affektionswert, den dieses für seinen Halter oder dessen Angehörige hatte, angemessen Rechnung tragen.

2 Wird Schadenersatz in Gestalt einer Rente zugesprochen, so ist der Schuldner gleichzeitig zur Sicherheitsleistung anzuhalten

2-) CO:

III. Fixation de l’indemnité

Art. 43

1 Le juge détermine le mode ainsi que l’étendue de la réparation, d’après les circonstances et la gravité de la faute.

1bis Lorsqu’un animal qui vit en milieu domestique et n’est pas gardé dans un but patrimonial ou de gain, est blessé ou tué, le juge peut tenir compte dans une mesure appropriée de la valeur affective de l’animal pour son détenteur ou les proches de celui-ci.

2 Des dommages-intérêts ne peuvent être alloués sous forme de rente que si le débiteur est en même temps astreint à fournir des sûretés.

IV-) Yargı Kararları:

1-) YİBK, T: 12.11.1930, E: 6, K: 27:

Tarlada  yığın ve demet halinde istihlâk edilen mahsulâtın tazmininde hini istihlâkteki kıymetile hükmedilmesi muvafık olduğu ekseriyetle takarrür etmiştir. 12/11/1930. (RG. 20.12.1930; S: 1677).

Not: Kararın hüküm fıkrasını günümüz Türkçesi ile şu şekilde dile getirmek mümkün olsa gerekir: Tarlada yığın ve demet halindeyken tüketilen ürünün tazmininde tüketildiği sıradaki değeri dikkate alınmalıdır.

2-) YİBK, T: 10.06.1968, E: 1968/1, K: 1968/12:

6831 sayılı Orman Kanunu ile yasak edilen fiil  a-) Bu Kanunun 113 üncü maddesine uygun düşmemiş ise; b-) O fiilden husule gelen zararın ne şekilde karşılanacağı hakkında aynı Kanunda başka bir hüküm bulunmaması halinde; 112 nci madde uyarınca hükmedilecek tazminatın; o filin ikaı yüzünden husule gelen bütün zararları karşılayacak surette ve Borçlar Kanununun genel hükümleri dairesinde tam bir tazminat olarak hesaplanması gerektiğine, birinci görüşme ve oylamada karar için üçte iki çoğunluk sağlanamadığından iknci görüşme ve oylamada mevcudun çoğunluğu ile 10/6/1968 tarihinde karar verildi. (RG. 06.08.1968; S: 12969).

3-) Y. 23. HD, T: 30.06.2020, E: 2017/2640, K: 2020/2367:

“… Davacı kooperatif vekili, davalılar ..., ... ve ...’ın kooperatif yöneticisi oldukları dönemde, kooperatif inşaatlarının, yüklenici davalı ...’a yaptırıldığını, davalı ...’ın da teknik uygulama sorumlusu olduğunu, yapının 26 daire, 1 kapıcı dairesi ve 1 toplantı salonundan oluştuğunu, 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihlerinde meydana gelen depremler sonucunda, AFAD tarafından 14 daire için yıkım, kalan diğer bağımsız bölümler için ise orta hasar kararı verildiğini, bu nedenle oluşan toplam zararın en az 2.000.000,00 TL olduğunu, davalıların ortaya çıkan bu zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla talebini 2.150.000,00 TL’ye arttırmıştır.

Davalı ... vekili, müvekkilinin, taşınmazı davacı kooperatife, kuruluşundan sonra tapuda devrettiğini, inşaatın yapımı aşamasında hiç bir katkısının bulunmadığını, deprem nedeniyle oluşan zarardan müvekkilinin sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... ..., ... ve ... vekilleri, sitenin yıllar önce tamamlandığını, bina sakinlerinin oturduğunu, davacıların dava açma ehliyeti bulunmadığını, inşaatla ilgili zamanında gerekli kontrollerin yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.830.160,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair verilen karar, davalılar vekillerinin temyiz istemi üzerine, Dairemizce, dava tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal düzenlemeler uyarınca, yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılmasına ilişkin genel kurul kararı alınması ve davanın denetim kurulu üyeleri tarafından açılması gerektiğine ilişkin usuli eksiklikler giderilmeden işin esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek bozulmuştur.

Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı ...’ın satın alma yoluyla arsa temin ettiği, davalı ...’a statik ve dava dışı ...’a mimari proje yaptırılıp, 06.01.2006 tarihinde yapı ruhsatı alınarak inşaata başlandığı, 07.05.2007 tarihinde bu yerin davacı kooperatife satıldığı, yapının resmi müteahhidi bu tarihler arasında davalı ..., bu tarihlerden sonra davacı kooperatif olarak görülmekte ise de aynı zamanda kooperatif başkanı ...’ın da kardeşi olan davalı ...’ın, kooperatif kayıtlarından anlaşıldığı üzere, devirden sonra da gayri resmi olarak inşaat faaliyetlerini yürüttüğü, teknik uygulama sorumlusu davalı ...’ın ise gerekli denetim yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sorumlu bulunduğu, davalı kooperatif yöneticilerinin de ortaya çıkan zarardan dolayı sorumlu oldukları, kusurları bulunmadığına dair delil sunmadıkları, bu itibarla tüm davalıların ortaya çıkan zarardan sorumlu oldukları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile toplam 1.830.160,00 TL’nin, … İdare Mahkemelerinde hükmü altına alınan maddi tazminat tutarları ile tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.

...

2) Dava, 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihli … depremleri nedeniyle ağır hasarlanarak yıkılan ve orta hasar oluşan binaların maliki olan davacı kooperatifin, binanın imalinde kusurları olan davalılar aleyhine açtığı maddi tazminat istemine ilişkindir.

… İnşaat, kaba inşaatı tamamlandıktan sonra 07.05.2007 tarihinde davacı kooperatife devredilmiştir. 29.07.2008 tarihinde kur’alar çekilerek kooperatif üyelerine meskenleri teslim edilmiş ve konutlarda oturulmaya başlanmıştır. Vaki depremlerde ağır hasara uğrayan A bloğun yıkımına karar verilmiş, orta hasarlı B blokta ise güçlendirme çalışmaları yapılmıştır.

Dosya kapsamında ve idari yargı nezdinde alınan raporlarda, hasarın, genel itibariyle yapıların statik ve mimari projelerine uygun imal edilmemiş olması nedeniyle ortaya çıktığı vurgulanmıştır. Bu kapsamda, A bloğun karot sonuçlarının projede belirtilen C20’nin çok altında (yaklaşık 6 Mpa) çıktığı, dolayısıyla binanın beton kalitesinin projesine uymadığı, ayrıca binada yine projeye aykırı olarak betonarme perde bulunmadığı, bu sebeple binanın yatay deprem yüklerine dayanımının oldukça düşük olduğu ve yine projeye aykırı olarak bodrum katının bulunmadığı tespit edilmiştir. Söz konusu ayıplı imalatlar nedeniyle, tüm davalılar, davacı kooperatife karşı sorumlu olup, sorumluluklarının bulunmadığına dair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Bunun yanında, davalı tarafça, davacı kooperatife ve kendilerine mesken tahsis edilen üyelerine, kamu idarelerince çeşitli ayni ve nakdi yardımlar yapıldığı, kooperatif üyelerine uygun koşullarda konutlar verildiği savunulmuş olup, kooperatifin gerçek zararının tespiti açısından, ilgili kurum ve kuruluşlarla yazışmalar yapılarak, davacı kooperatif ile konutları yıkılan ve hasara uğrayan üyelerine yapılan her türlü maddi desteğin sorulması ve tespit edilen tutarların, işbu davada talep edilen maddi tazminattan mahsup edilmesi gerekirken, bu hususta gerekli inceleme ve araştırmanın yapılmaması doğru olmamıştır.

 

Diğer yandan, bina, plan ve projesine, imar düzenlemelerine ve deprem yönetmeliğine uygun yapılmış olsa bile, gerçekleşen depremin şiddeti göz önünde tutulduğunda binanın deprem nedeniyle hasara uğraması kaçınılmazdır. (06.03.2013 Tarih, 2012/786 Esas 2013/318 Karar sayılı Hukuk Genel Kurulu ilamı) Bu itibarla, belirlenen tazminattan olay tarihinden yürürlükte bulanan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43. maddesi (TBK 51/1) gereğince adalete uygun bir hakkaniyet indirimi yapılması da gereklidir. Bu hususta bir değerlendirme yapılmamış olması da doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir. …

Not: Uyuşmazlık, sözleşmeden doğan borca aykırılık hükümlerine dayalıdır. Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, sözleşmeye aykırılık hallerine ancak kıyasen uygulanabilir (bkz. 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 98/f. 2, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 114/f. 2). Kararda bu hükümlerden ve kıyasen uygulamadan hiç söz edilmemesi isabetli değildir.

4-) Y. 3. HD, T: 28.09.2016, E:2016/9456 , K: 2016/11337:

“… Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin saman deposu olarak kullandığı yapıda, 14.03.2013 günü, davalı şirkete ait elektrik tellerinin salınım yaparak samanlığın metal çatısına temas etmesi sonucu oluşan ark nedeni ile yangın çıktığını ve samanlık içinde bulunan yaklaşık 119.335,50 kg. samanın yandığını, meydana gelen olayda davalı kurumun kusuru ve sorumluluğu bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 95.468,40 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu yangının davalı kuruma ait elektrik tellerinden çıktığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını ve bu olayda müvekkili davalının kusurunun olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, hesap bilirkişisinin … raporunda olay tarihi itibarıyla hesap ettiği 95.022,00 TL maddi zarardan % 30 takdir indirimi yapılmak suretiyle 66.515,40 TL maddi tazminatın 14.03.2013 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava; davalı kuruma ait elektrik direklerinden kaynaklanan yangın nedeniyle davacının oluşan zararının tazmini istemine ilişkindir.

Sorumluluk hukukunun özelliği mümkün olduğu ölçüde zarar nedeniyle bozulan dengeyi tekrar kurmak ve zarar göreni masrafları zarar verene ait olmak üzere zarar verici eylemden önceki duruma kavuşturmaktır.

Tazminata karar verilebilmesi için öncelikle zararın miktar olarak belirlenmesi gerekir. Zarar; tazminatın tepe noktasıdır. Tazminat zararı aşamaz. Zarardan indirim tazminat esasları doğrultusunda olur.

BK’nın 43. vd. (TBK 51. vd.) maddelerinde; zararın ve tazminat miktarının tayini ile belirlenecek tazminatın tenkisi halleri de hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, fiilin ve kusurun ağırlığını, tarafların sıfatını, konumunu, sosyal ve ekonomik durumlarını göz önüne alarak belirler. (BK m.43/1; TBK’nın 51/1)

Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. (BK m.44; TBK m.52)

Somut olayda, 14.03.2013 tarihinde çıkan yangın sonucu, davacıya ait saman deposu içindeki samanların yandığı ve bu kapsamda davacının maddi olarak zarar uğradığı açıktır.

Davacının zararının tespit amacıyla düzenlenen … bilirkişi raporunda; davacıya ait ticari defter ve kayıtların incelenmesine göre davacının yangın tarihinden önce 2013 yılı içerisinde 140.539,50 kg saman aldığı, dosyadaki resmi belgelere göre davacının 279 adet büyükbaş hayvanının bulunduğu, besilik bir sığırın günde 2 kg. saman tüketebileceği, buna göre yangın tarihinde kadar 21.762 kg saman tüketildiği, meydana gelen yangında 118.777,50 kg. samanın yanmış olabileceği, samanının kg. fiyatının 0,80 TL üzerinden hesaplandığında davacının maddi zararının 95.022,00 TL tespit edildiği ve mahkemece hükme esas alınan bu raporda belirtilen miktar üzerinden, samanlık içerisinde ne kadar saman olduğu ve tamamının zarar görüp görmediği hususlarının kesinlik kazanmadığı gerekçesi ile % 20 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak hüküm kurulmuştur.

Ancak, yukarıda açıklandığı üzere BK 43. vd. (TBK 51. vd.) maddelerinde, tazminatın kapsamı ve miktarı ile hakkaniyet gereği tazminattan yapılacak indirimin belirlenmesinde göz önüne alınacak hususlar açıklanmış olup, zararın tespit edilebilir olması durumunda, tazminat miktarından indirim yapılması mümkün değildir. Eldeki davada, dosyada mevcut 14.03.2013 tarihli itfaiye amirliği yangın raporunda samanlık içinde tahmini 5000 balya samanın yandığı belirtilmiş, yine dinlenen davacı tanığı … beyanında olay günü samanlık içinde yaklaşık 5000 balya saman olduğunu ve hepsinin yandığını ifade etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu da davacının ticari defterler ve kayıtlarında yer alan faturalar ile ilgili kurumlardan gelen resmi belgelere göre düzenlenmiştir.

Bu itibarla, dosya kapsamına göre, davacının uğradığı zarar ve tazminat miktarı (kapsamı) belirlenebilir nitelikte olup, mahkemece, zarar miktarının kesinlik kazanmadığı gerekçesi ile tespit edilen zarar miktarından hakkaniyet indirimi yapılması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. …”

V-) Yararlanılabilecek Monografiler:

Teoman Akünal; Haksız Fiilden Doğan Denkleştirme Sorunu, İstanbul, 1977.

Haluk Nami Nomer; Haksız Fiil Sorumluluğunda Maddi Tazminatın Belirlenmesi, İstanbul, 1996.

Elif Aydın Özdemir; Akit Dışı Sorumlulukta Maddi Zarar ve Tazmini, Ankara, 2017.

Muhammed Alparslan Budak; Haksız Fiilde Zararın Tazmini, İstanbul, 2021.

Copyright © 2017 - 2024 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X