II. Havale ödeyicisinin borcu
II. Havale ödeyicisinin borcu
Madde 557 - Havale ödeyicisi, çekince belirtmeksizin havaleyi kabul ettiğini havale alıcısına bildirirse, ifa ile yükümlü olur ve ona karşı, ancak aralarındaki ilişkiden veya havalenin içeriğinden doğan savunmaları ileri sürebilir; havale eden ile kendi arasındaki ilişkiden doğan savunmaları ileri süremez.
Havale ödeyicisi, havale edene borçlu ise, borcu havale alıcısına ifa etmesi, havale edene yapacağı ifaya oranla daha fazla yük getirmiyorsa, borcu havale alıcısına ifa etmekle yükümlüdür. Bu durumda, havale eden ile aralarında aksi kararlaştırılmamışsa havale ödeyicisinin, ifadan önce havaleyi kabul ettiğini havale alıcısına açıklamasına gerek yoktur.
I-) 818 Sayılı Borçlar Kanunu:
II - Muhalünaleyhin borcu
Madde 459 - Muhalünaleyh ihtirazî kayıt beyan etmeksizin havaleyi kabul ettiğini muhalünlehe bildirirse, tediye ile mükellef olur ve ona karşı yalnız aralarındaki şahsi münasebetlerden veya havalenin münderecatından mütehassıl defilerde bulunabilir. Muhîl ile olan münasebetinden mütevellit defilerde bulunamaz.
Muhalünaleyh, muhile borçlu ise kendisi için bu tediye muhile yapacağı tediyeye nazaran daha külfetli olmadığı surette, borcun miktarını muhalünlehe tediyeye mecburdur.
Bu halde bile, muhil ile aralarında hilâfına mukavele olmadıkça tediyeden evvel havaleyi kabul ettiğini beyan etmeğe mecbur değildir.
II-) Madde Gerekçesi:
Madde 557 - 818 sayılı Borçlar Kanununun 459 uncu maddesini karşılamaktadır.
Tasarının iki fıkradan oluşan 557 nci maddesinde, havale ödeyicisinin borcu düzenlenmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 459 uncu maddesinin kenar başlığında kullanılan “II. Mühalünaleyhin borcu” şeklindeki ibare, Tasarıda, “II. Havale ödeyicisinin borcu” şeklinde değiştirilmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 459 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları, birbiriyle bağlantılı oldukları göz önünde tutularak, Tasarıda tek fıkra hâlinde kaleme alınmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanununun 459 uncu maddesinin birinci fıkrasında kullanılan “tediye” sözcüğü yerine, Tasarıda “ifa” terimi; ikinci fıkrasında kullanılan “mecburdur” sözcüğü yerine, “yükümlüdür” sözcüğü kullanılmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanununun 459 uncu maddesinin son fıkrasında kullanılan “bile” sözcüğü, gereksiz görülerek Tasarı metnine alınmamıştır.
Sistematik yapısı ile metninde yapılan arılaştırma dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.
III-) Kaynak İsviçre Borçlar Kanunu:
1-) OR:
II. Verpflichtung des Angewiesenen
Art. 468
1 Der Angewiesene, der dem Anweisungsempfänger die Annahme ohne Vorbehalt erklärt, wird ihm zur Zahlung verpflichtet und kann ihm nur solche Einreden entgegensetzen, die sich aus ihrem persönlichen Verhältnisse oder aus dem Inhalte der Anweisung selbst ergeben, nicht aber solche aus seinem Verhältnisse zum Anweisenden.
2 Soweit der Angewiesene Schuldner des Anweisenden ist und seine Lage dadurch, dass er an den Anweisungsempfänger Zahlung leisten soll, in keiner Weise verschlimmert wird, ist er zur Zahlung an diesen verpflichtet.
3 Vor der Zahlung die Annahme zu erklären, ist der Angewiesene selbst in diesem Falle nicht verpflichtet, es sei denn, dass er es mit dem Anweisenden vereinbart hätte.
2-) CO:
II. Obligations de l’assigné
Art. 468
1 L’assigné qui a notifié son acceptation à l’assignataire sans faire de réserves, est tenu de le payer et ne peut lui opposer que les exceptions résultant de leurs rapports personnels ou du contenu de l’assignation, à l’exclusion de celles qui dérivent de ses relations avec l’assignant.
2 Si l’assigné est débiteur de l’assignant, il est tenu de payer l’assignataire jusqu’à concurrence du montant de sa dette, lorsque ce paiement n’est pas plus onéreux pour lui que celui qu’il ferait à l’assignant.
3 Même dans ce cas, il n’est pas obligé de déclarer son acceptation antérieurement au paiement, si le contraire n’a pas été convenu entre lui et l’assignant.